501. Dağ başından duman eksik olmaz.
502. Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz.
503. Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur.
504. Dağ ne kadar yüce olsa yol (onun) üstünden aşar.
505. Damlaya damlaya göl olur.
506. Danışan dağlar aşar, danışmayan yolda şaşar.
507. Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz.
508. Davetsiz gelen döşeksiz oturur.
509. Davul dengi dengine diye çalar.
510. Davulun sesi uzaktan güzel gelir.
511. Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan.
512. Deli deliden hoşlanır, imam ölüden.
513. Deli ile çıkma yola, başına getirir (gelir türlü) belâ.
514. Deliye her gün bayram.
515. Deme dostuna, der dostuna. Bir gün olur tuz basarlar postuna.
516. Demir nemden, insan gamdan çürür (Duvarı nem, insanı gam yıkar).
517. Demir tavında dövülür.
518. Demir tavında, dilber çağında.
519. Deniz sevilirde, densiz sevilmez.
520. Denize düşen yılana sarılır.
521. Derdini söylemeyen derman bulamaz.
522. Dereyi görmeden paçayı sıvama.
523. Dertsiz baş (kul) olmaz.
524. Dervişin fikri ne ise, zikri de odur.
525. Destursuz bağa girilmez (gireni sopa ile kovarlar).
526. Deveciyle konuşan kapıyı yüksek açar.
527. Deveden büyük fil var.
528. Deveyi yardan atlatan, bir tutam ottur.
529. Devletin malı deniz, yemeyen domuz.
530. Dibi görünmeyen sudan geçme.
531. Dikensiz gül olmaz.
532. Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim.
533. Dilin cismi küçük, cürmü büyük.
534. Dilin kemiği yok.
535. Dinsizin hakkından imansız gelir.
536. Dinsizin ipi ile Kuyuya inilmez.
537. Doğmadık çocuğa kaftan (don) biçilmez.
538. Doğru söyleyeni Dokuz köyden kovarlar.
539. Doğru söyleyenin bir ayağı üzenğide gerek.
540. Doğru söz (ağıdan) acıdır.
541. Doğrunun yardımcısı Allah`tır.
542. Dokuz at bir kazığa bağlanmaz.
543. Dolu bardak su almaz.
544. Dolu küpün sesi çıkmaz.
546. Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz.
547. Domuzdan post gavurdan dost olmaz.
548. Dost acı söyler.
549. Dost başa düşman ayağa bakar.
550. Dost dostun eyerlenmiş atıdır.
551. Dost ile ye, iç; alış veriş etme.
552. Dost kara günde belli olur.
553. Dost yüzünden, düşman gözünden belli olur.
554. Dostluk başka, alış veriş başka.
555. Dostun attığı taş baş yarmaz.
556. Döğüşerek pazarlık et , güle güle ayrıl.
557. Dut kurusuyla yar sevilmez.
558. Duvarı nem, insanı gam yıkar.
559. Dünya malı dünyada kalır.
560. Dünya Sultan Süleyman`a bile kalmamış.
561. Dünya tükenir, yalan tükenmez.
562. Düşenin dostu olmaz, hele bir yol düş de gör.
563. Düşman ayağa dost basa bakar.
564. Düşman düşmana rahmet (gazel, yasîn) okumaz.
565. Düşmanın karıncaysada kork.
566. Düşmez, kalkmaz bir Allah.
567. Düt demeye dudak ister.
568. Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane.
569. Ecele çare olmaz.
570. Eceli gelen köpek cami duvarına işer.
571. Edebi, edepsizden öğren.
572. Eden bulur, inleyen ölür.
573. Eğilen baş kesilmez.
574. Eğreti ata (el atına) binen tez iner.
575. Eğri oturalım doğru konuşalım.
576. Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını.
577. Eken biçer, konan göçer.
578. Ekmeden biçilmez.
579. Ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan olur.
580. El ağzı ile çorba içilmez.
581. El deliye, bende akıllıya muhtacım.
582. El el ile, değirmen yel ile.
583. El elden üstündür.
584. El eli yıkar, iki el de yüzü.
585. El elin eşeğini türkü çağırarak arar.
586. El için kuyu kazan, evvelâ kendi düşer.
587. El ile gelen düğün bayram.
588. El kazanı ile aş kaynamaz.
589. El mi yaman, bey mi?
590. El yarası onulur (geçer, iyi olur) dil yarası onulmaz (iyi olmaz).
591. El yumrugu yemeyen, kendi yumrugunu balyoz sanar.
592. Elçiye zeval olmaz.
593. Eli dar olanın, dili kısa olur.
594. Eli doluya: ağa buyur, eli boşa: ağa uyur.
595. Eli ile köfte yuvarlıyor, gözü kırık kovalıyor.
596. Elin ile koymadığını kaldırma.
597. Elin iti gider üleş getirir, bizim it gider beleş getirir.
598. Emanet (Amanat) ata binen, tez iner.
599. Emanete hıyanet olmaz.
600. Emeksız yemek olmaz.
601. Er ekmeği er kursağında kalmaz.
602. Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
603. Erkek arslan dişisinden kuvvet alır.
604. Erteye kalan, arkaya kalır.
605. Esirgenen göze çöp batar.
606. Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez.
607. Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir.
608. Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun, kimi kısa der.
609. Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah`a ısmarla.
610. Eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez.
611. Eşek hoşaftan ne anlar. Suyunu içer. denesini (tanesini) kor.
612. Eşek ölür semeri kalır;insan ölür eseri kalır
613. Etle tırnak arasına girilmez.
614. Etme bulma dünyası.
615. Ev alma komşu al.
616. Evdeki hesap çarşıya uymaz.
617. Evi ev eden avrat, yurdu şen eden devlet.
618. Evladı ben doğurdum ama, gönlü benim değilki...
619. Evli evinde, köylü köyünde gerek.
620. Fakir parasız olan değil akılsız olandır.
621. Fakirin tavuğu tek tek yumurtlar.
622. Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp.
623. Fala inanma, falsız da kalma.
624. Fare (sıçan) deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (kıçına) kabak bağlamış.
625. Fare, çıktığı deliği bilir.
626. Faydasız baş, mezara yaraşır.
627. Fazla (artık) mal göz çıkarmaz.
628. Fazla aş, ya karın ağrıtır ya baş.
629. Fazla naz aşık usandırır.
630. Felek kimine kavun yedirir, kimine kelek.
631. Fırsat her vakit ele geçmez.
632. Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü.
633. Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar.
634. Gafile kelam, nafile kelam.
635. Gammaz olmasa tilki pazarda gezer.
636. Garibin yardımcısı Allah tır.
637. Garip kuşun yuvasını Allah yapar.
638. Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını çalar.
639. Gavurun tembeli keşiş, Müslümanın tembeli derviş.
640. Geç olsun, güç olmasın.
641. Geçtiğin köprüleri yakma.
642. Gel demek kolay, git demek güçtür.
643. Gelen gideni aratır.
644. Gelene git denilmez.
645. Gelin ata binmişde, görkü kimin kapıya inmiş.
646. Gem almayan atın ölümü yakındır.
647. Gemisini kurtaran kaptan.
648. Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir (anlaşılır).
649. Gençlikte para kazan (taş taşı), kocalıkta kur kazan (ye aşı).
650. Gerçek dost kötü günde belli olur.
651. Gergin ip, çabuk kopar.
652. Gezen ayağa taş değer.
653. Gidilmeyen yer senin değildir (olmaz).
654. Gidip de gelmemek, gelip de görmemek (bulmamak) var.
655. Gitti ağalar paşalar, kellere kaldı köşeler.
656. Gizliden gebe kalan, aşikâre doğurur.
657. Göğe direk, denize kapak olmaz.
658. Gön yufka yerinden delinir. (İp inceldiği yerden kopar).
659. Gönlün yazı var, kışı var.
660. Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.
661. Gönül ferman dinlemez.
662. Gönülden gönüle (kalpten kalbe) yol vardır. (Kalp kalbe karşıdır). 663. Gönülsüz namaz göğe (göklere) ağmaz (Gönülsüz davara giden köpekten hayır gelmez).
664. Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır, ya baş.
665. Gören gözün hakkı vardır.
666. Görenedir görene, köre nedir köre ne?
667. Görünen dağın uzağı olmaz.
668. Görünen köy kılavuz istemez.
669. Göz görmeyince gönül katlanır.
670. Göz görür, gönül çeker.
671. Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur.
672. Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulamaz.
673. Gözün ile görmediğini söyleme.
674. Gülme komşuna gelir başına.
675. Gülü seven dikenine katlanır.
676. Gün doğmadan neler doğar.
677. Güneş balçıkla sıvanmaz.
678. Güneş giren eve hekim girmez.(Güneş girmeyen eve doktor girer.) 679. Güvenme dostuna, saman doldurur postuna.
680. Güvenme varlığa, düşersin darlığa.
681. Güzel gözünden, yiğit sözünden belli olur.
682. Güzün gelişi yazdan bellidir.